13.3.09

simulative possibility

yetmiyorum, yetemiyorum.

gün yetmiyor, para az, kanım az, saçlarım az, ömrüm az, ömürleri az, müzik yetmiyor, iki kulağım var, iki elim bir o kadar bacağım var.

yetmiyor en sonunda.

doyumsuz bir piç olduğumu düşünenler yine az, sallamayabiliyorlar gereğinden fazla abes fiilleri.

bir kısmı yetinebil, ancak öyle yetebilirlermiş gibi geliyorlar. kaale alabileceğim miktarda değiller, üç-beş kişi etrafında dönen nicelikler fazla değil, az geliyor.

yetinemiyorum.

sigarasız kalamam, aç kalamam, müziksiz kalamam, nefessiz kalamam.

kanaatsizlik içinde buna da şükür buk buk u yapamam.

en nihayetinde yetemem, yetinemem, yetinebilemem.

kimseye de yetmem.

yettirmem kendimi.

***

babamı seviyorum. sahip olduklarım içinde nefes alabilen en sevilebilir kişi o. çünkü baba, tam anlamıyla baba. benim babam olduğu için değil.

sözlükte karşısına “baba” yazabileceğim için.

doğurtan anlamında kullanacağımdan da değil.

babam.

asla yetinebildiğini, ya da birilerine yetebildiğini düşünmüyorum.

gece kafasını yastığa koyduğunda “neden yetmiyorum?” diye düşündüğünü de biliyorum. pişman olduğunu da, hatayı kendinde arayıp kendini yediğini de.

aslında babamın öyküsü schindler’in günümüze uyarlanmışı. tam olarak o.

kırmızı elbiseli kız, o da gitti…

“eğer satsaydım benliğimi, birkaç gün daha kurtarabilirdim, sonra araba alırdım; dolaştırırdım. sayfiye yerlerine giderdik, başbaşa. dahasını yapabilirdim. yetemedim.”

kimse yaptıklarıyla yetinmesini söylemesin.

iyisini yapıyor. doğrusunu yapıyor. yapması gerekeni yapıyor.

çünkü baba o.

***

ben baba olsaydım, hani o günleri görebilirsek, ne farklısını yapardım ne de eksiğini. yetmezdi. büyük konularda hep yetmez. kontrolünde olmayan şeylerin sorumluluğunu da ödemelidir baba, onun cezasını da çekmelidir. çeker de.

içinde bulunduğu psikoloji sorumlu arar. ben bunu oğul halimle bile yaptım. alakasız kişileri cezalandırdım.

benim suçum vardı. üstünden geçmeme gerek yok.

ben suçumu ona buna attım mesela, sebepler yarattım. kaçtım.

babalar kaçamaz.

benim yerine getirmediğim oğulluk vazifelerini babam benim yerine getirdi. gözündeki “baba-oğul” portresi bozulmadı. hiçbir şey yapamadım toplamak için, derslerimi vereyim, adam olayım.

elimden gelse…

***

anne tarafında da, baba tarafında da babamla daha çok arkadaş gibi olduğumuzu düşünürler. samet’le de böyledir, ki kıskanırım. ne zaman çocukluk arkadaşlarından birini görse, arkadaşı “oo koç nasıl da büyümüş; ali sana benziyo bu oğlan” dese ağzım yayılır, içim genler. tanımayanlar tanıştığımızda “ali bey oğlunuz muydu genç, kardeşiniz sandıydım” dese yavşaklaşırım, yer yer “hihe” sesi çıkarırım. bu babama bi kompliman da olabilir haliyle. ama ben daha çok üstüme alınıyorum hihe.

ben bu adama yetemiyorum, o yetiniyor benle. ben yetemiyorum. tüm başarısızlıklarımı gece yiyorum ben, sindiremiyorum.

artık üstüme titresin istemiyorum.

çok düşündüm babam beni evlatlıktan men etse keşke. neden hala etmediğini de sorgular dururum. onun benim için suratından akan yer ter, yaş; nefret doğuruyor. hem ona, hem bana.

neden baba?

neden babasın?

o yetemezken, ben neyin yetmesini umabilirim?

***

eğer alacağım-vereceğim tüm solukları bir paket yapıp yollasalar odama; yetmez bu derdim.

yetmez.

“sana şu kadar para öngördük, hepsi senin al” deseler oha derdim, bu kime yeter?

babama, al oğlun diyorlar.

oğlum diyor, yeter diyor.

***

bana al bu baban diyorlar.

yetemem diyorum.

baba, derken içimden çocuklarım düşüyor.

***

benden bi bok olmaz diye düşündüğümde hep abiliğim aklıma gelir. benden abi olur mu sorusuna verdiğim cevap isteyince oluyor oluyor hep , belediye reisi gibi.

oldum yani. şu an da abiyim.

yarın da abi kalacağım.

benden oğul olmaz işte. sözlük alıp karşıma oğul yazamam.

abi yazarım ama. yan anlam hesabı.

***

sevdik de lanetlendik hepimiz. farkına varabiliyoruz yavaş yavaş. onela’nın babası işte gölge’nin kafasına ayakkabı fırlatan. o pis adam.

o da baba.

***

tüm ergenlerin gözlerinden öperim. üç sene sonra bokunu yiyeceksiniz o “ölseler de kurtulsam” dediğiniz anne-babanızın.

bazen sıçamayabiliyorlar.

o zaman da siz kendi ağzınıza sıçın.

gözünüzü kapatın. ben öptüydüm orayı.

***

öyle işte arkadaşlar, yazarken oceansize – trail of life dinledim, siz de okurken dinleyin.

1 yorum:

  1. çoğu noktada aynı şeyleri düşünüyorum.

    baba dediğim zaman cevap vermesi yetiyor. bir zamanlar saçma saçma tartışığım o adama şimdilerde yetemediğimi anlayabiliyorum. layık olma klişesi ama doğru. klişe olabilir ama gerçek.

    bu adama yani babama çoğu insandan daha insan olan o insana layık olmam lazım ama yetemiyorum. bu kadar iyisini belkide haketmiyorum?

    YanıtlaSil

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı