19.4.09

saat 5

ek$i’ye bakıyorum, oyundan sıkıldım; yatma hazırlıkları yapıyorum. baysın da zıbarayım diye oceansize açtım, savant çalıyor.
ismimden nefret ettim bi an. elimde yazma gücü gibi eşsiz bir kazanç varken; ismimden dolayı yazamıyorum. dolaysız bir dinginlik, hissizlik, melankoliklik, asidik hallerdeyken bunu satır arasından çaktırmadan çıkarmanızı bekliyorum. ki bunun baş ağrısını azaltmak için sizin cömertliğinizi bekliyorum. borçlarımı silmenizi, yeni krediler açmanızı, sinirinizi yenmenizi, insanüstü bir insanlık göstermenizi istiyorum.
***
verin ki dağılabileyim çarpanlarıma.
yapın bunu.
saat 5’e kadar oturuyorum, çünkü gece kabus görüyorum. anlatsam dudağınız uçuklar, hayal etseniz kendinizi tokatlarsınız. cine periye inanmayan aklım hayalim beyazladı korkudan. karabasanlar beceriyor geceleri beni, ne diyosunuz.
saat 5’e kadar oturuyorum, çünkü artık pc benim odamda. çünkü burası daha serin, yaz geliyor hafiften. çünkü benim odam daha geniş. çünkü benim odam daha rahat. bu yüzden sadece gece 5’ten sonra yalnızım. herkes burda. yemek burada yeniyor. artık odam sigara kokuyor. bırakmayı düşünüyorum. camı kapalı tutmamam lazım artık.
saat 5’e kadar oturuyorum, çünkü guild’in main healer’ı selocan’la muhabbet ediyoruz, achievement’ten achievement’e koşuyoruz. healer oldum bu gece hem, itemlerimi ayarlıyorum. bu sadece bu geceye özel oldu neyse.
saat 5’e kadar oturuyorum, çünkü yarınki sınava uyuyakalmam gerekiyor hep. aklımın aldığından azını öğreten hocalar yüzünden karnım kasılıyor, uykum kaçıyor. uyuyabilsem ayrı bok. bu okul bitmez, babam beni reddeder. ben rahatlarım, babam ölür. işte size aile saadeti.
saat 5’e kadar oturuyorum. çünkü etrafımda hiç mutlu insan yok, çevrimdışı instant messaging arkasına saklanıyorum. aynı taktiği kullananlar yüzünden msn’de kimse yok. iletişim bitmiş aga.
saat 5’e kadar oturuyorum, hayalciliğim beni öldürüyor. şu an hasta olan anneleri düşünüyorum, kötü senaryolar iflahımı kanırtıyor, ağlayasım geliyor. anca bu saatte yalnız olabiliyorum. ne güzel.
saat 5’e kadar oturuyorum, çünkü gün ışıyor. üç perdeden odaya girmeyi başaran sabah güneşi gözlerimle dalga geçiyor. yorganın altına girmeyi seviyorum. hala bırakamadım korkaklığı, talihsizlik.
***
günün tek saatini bekleyip diğer anlarda söz konusu düşüncelerden arınma düşüncesinin yarattığı kirlilik karnımı ağrıtıyor.
boşalmam lazım gelen anlarda yazamıyorum bile.
kontorum yok.
yalnız değilim işin ironik tarafı.
***
yaklaşık 1.5 ayım kaldı. dönem bitecek, finaller geçecek ve ben babama söyleyeceğim en gerçek gerçeği beynimde toparlamaya çalışacağım.
ve ben aynı babaya hemen sonrasında babalar günü hediyesini düşünüyor olacağım.
sanırım zorlanacağım, ne dersiniz?
***
kimseye istediğini verememişken babama noluyor di mi. benden istediğini alan tek kişi gösterin, istemeden verdiklerimi hediye sayıyorum. kimse bana “arkadaşlığını, kardeşliğini, bık bıkını, cartunu curtunu” diyip sinirimi hoplatmasın.
babama noluyor?
***
“save this, and swallow it down whole
stop this headache, mumble in a chalk line
you're always saying "save me, i'm a danger to myself"
and who's driving?
and all through this you deserve better
drinking, becoming someone else
someone who's soul will come to naught and vanish
though i'm trying,
i can't save you, you're a danger to yourself.”
***
bana bi beyin lazım. bi de güneş.
beynimi eritip yeni beynime dolgulamalıyım.
o zaman çalışır, bi boka yarar.
hava alıyor şimdi, rüzgar esince; sancıyor.
***
ilk evimi özledim. o zamanki şanslarımı, aklımı, sahip olduklarımı, annemi, babamı, her hafta sonu gidebildiğim istanbul’u, özleyebildiğim evimi, yatağımı, derslerimi, sahip olduğum ders kitaplarını, altın çerçeveli gözlüğümü, onu kırıp çerçevesize terfi ettiğim anı, hamamböceklerini, tahta kaplamayı, beni özledim.
“geçmiş zaman olur ki” teranesinin lise ezikliklerini, ilk aşkları hatırlattığı zamanları özledim.
sikerim böyle hayatı şimdi.
***
bundan fazlası değil evet. nostalji fetişizminin şarapçı felsefesine dönüşmesi. bi bok yok fazla. çocukluğun bilinçaltında fazla yer etmesi anı dedikleriniz, sebep bulamadıkça attığınız bahane ya da bilmem.
ama asla yarının umuduyla babanızı sevindiremiyorsunuz, annenizi çekip kurtaramıyorsunuz, vatana millete hayrınız dokunmuyor, ülkeyi sömürgelikten sıyıramıyorsunuz, bir bok olamıyorsunuz en nihayetinde.
anca iki level 80 karakteriniz oluyor, facebookta bilmemkaç arkadaşınız, aklınızdan 1500 grup adını sayabiliyorsunuz tarzlarıyla, albümleriyle, çok sosyal oluyorsunuz deli gibi. bi bok olamıyorsunuz neticede yine.
bi aileniz oluyor, birkaç birikiminiz.
o da soyutluğunuzda gölge oluyor sadece. ışık yokken her yer ondan evet.
***
“get up
just get up
i'll make it work.”
***
saat 6, kusmaktan içimden tiksindim artık.
ismimden,
ve soyadımdan.
Technorati Etiketleri: ,,,,,,,,

2 yorum:

  1. 3-5 defa yazıp sildim
    bişey yazmıycam bu yoruma

    YanıtlaSil
  2. ironik oldu bu bişey yazmıycam diyip iki yorum eklemek ha

    YanıtlaSil

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı