24.11.08

Füzyonlu Elvedalar -neiğrençbibaşlıkoldubu-

silinen/silinebilen şeyler ya hiç kirletilmemelidir,
ya da siyaha batana dek gömülmedir en dibe.

kimse, hiç kimse, bi oluş-olduruluş, sebep sonuç her ne zıkkımsa, hiçbir şey; insanı bir şarkının düşürebileceği kırmızı deliğe tıkamaz.
ki kimse o kadar kirletemez kendini. bak şimdi bak.

i am awaiting the sunrise
gazing modestly through the coldest morning
once it came you lied
embracing us over autumn´s proud treetops
i stand motionless
in a parade of falling rain
your voice i cannot hear
as i am falling again
devotion eludes
and in sadness i lumber
in my own ashes i am standing without a soul
she wept and whispered: "i know..."
we walked into the night
am i to bid you farewell?
why can't you see that i try
when every tear i shed
is for you ?

bilenler bilir, nım nım diye gider şarkı. opeth için "face of melinda"yla beraber en nım nım füzyonlu şarkıdır. ama akranı gibi, "ah gittin bebeyim" progress'i bi anda kıbleye döner, ak-kara daha çok gri-kara sekansında yer bulur. acı biter. yer, yakar...

face of melinda da, tbyf gibi, tüm bina ettiklerini yıkmak maksatlı yazılmış bir şarkıdır. şarkı kopar, insan bölünür. konudan bağımsız tabi de, face of melinda gözümde jazz metal füzyonun en progresif, en uç örneğidir gözümde. hayvan herifler.

neyse,

i am awaiting the sunrise
gazing modestly through the coldest morning
once it came you lied
embracing us over autumn´s proud treetops
i stand motionless
in a parade of falling rain
your voice i cannot hear
as i am falling again

şair burada, terkedilmişliğin isveç coğrafyasındaki rutin eblehliğini tasvirlerken, sadece boşluk, yoksunluk duygusunun insanı paralize etmesinden, ihtiyaçlardan, anılardan bahsetmiş. nım nım.

05:13.

sakin bi başkaldırış. tek düze, yine nım nım.

ama aksine, o kadar kabul edilebilir bi isyan ki, ancak o kadar olabilir. hani ayrılındıktan sonra destinin bir süre daha geçirgenlik taşıdığı zamanlarda ezik bi yalvarış tribi vardır ya. bitirene karşı, nolur demek gibi, "nasıl olsa bana acıyor hala, bişiy olmaz" yalvarışı.

07:15.

"da end"

yok yanlış oldu.

"da beg(g?)innin of da end"

devotion eludes
and in sadness i lumber
in my own ashes i am standing without a soul
she wept and whispered: "i know..."

bi insanın en rahat ama en olmak istemediği pozisyon mikael'ciğimin acıyla belirttiği üzere bu olsa gerek.

küllerinden doğar yeni insan(a tribute to nietzsche). ama ruhsuzluğu onu üst insan kılar. rahatlığı bundan. ha bi de kısmi de olsa "bittim lan" duygusu, iki taraf içinde yeterince olağan ve karşılanması (göğüste) muhtemel bi olgu. olağan olunca rahatlarız tabi.

kız da öyle diyor zaten, ağlıyor sonra : "biliyorum..."

we walked into the night
am i to bid you farewell?
why can't you see that i try
when every tear i shed
is for you ?

işte asıl "da end."

"körlük, kirlilik aynı kökten gelir" derdim, eğer arapça olsaydı bu iki nane. eğer gözleri kapatınca olabildiğin bir şeyse körlük, kirlenmiş bir vicdanın var demektir. ve evet vicdan, temizlenebilir bir mevzudur.

mikael bunu bi ebiliti olarak görse de, eksikliği insaniyetsizlikten, insancıllıktan bi de.

when we both walk the shadows
it will set ablaze and vanish
black rose immortal
it is getting dark again
dusk shuffle across the fields
the evening trees moan as if they knew
at night i always dream of you.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı