22.7.09

Derwish of Protestan Church (New in Town -section 3)

bekleyebilip de bişey edinebilen arkadaşlara, uğraşıp da beklediğini kazananlara, kafasındaki hayalleri gerçekleştirmek için kan ter içinde uğraşıp da beklediğini kazanabilen insanlara gıpta ile bakıyorum.

bekleyemiyorum, beklemeyi gözüme kestirip de eyleme geçtiğim an itiştiriyorlar, elim uyuşuyor, bir süre sonra hissizleşiyor, beynim elimin varlığını reddediyor, elim beynime küsüp trabzanı bırakıyor. mübalağa sosuyla zenginleştirilmiş ana yemeğimiz tuzu eksik, şekeri fazla bu şekilde sofraya konuluyor.

beklentilerimi yüksek kuruyorum diye de düşünüyorum bazen. olmalı ki edinebileyim, uğraşıp da ter dökebileyim diyerek bişiyler kuruyorum kafamda, ama elimde çıta olmadığından neyin neresinde bilemediğimden, bunu da bilemiyorum. oysa ki istediğim rahatça yaşamaktan öte de değil hani. elinde çıtası olan ölçsün bi zahmet, boyumun neresinde beklentilerim.

beklenmemek de kötü oluyo çoğu zaman. hiç kimsenin en bişeyi olamadıktan sonra hiç kimse de senden bir şey beklememeye başlıyor bir süre sonra. hayatı çokça dışından, sadece yorum yapmak için kullanıyor oluyosun. bundan da yoruluyorsun yeri geldikçe. yer yer de aslında iyi diyorsun. keşke kendimle ilgili çıkarım yapmak için seni kullanmasam :/

bekleyiş denen şey o kadar teklettiriyo ki makinayı, başka bişey düşünmüyorum artık. sigara içemiyorum, ama aklımda hala "acaba ne zaman sigara içebileceğim?" gibisinden bi soru var. hayır bıraktım sözde. ama sadece elime alıp ağzıma götürüp içime çekip geri bırakıp rüzgara salıp arkama yaslanmayı bırakmışım. sadece. hani derler ya, "ilk iki saatte nefes alıp verişiniz dengelenir, 4 saatte bok, 12 saatte püsür..." bende bunların hiçbirinin hala gerçekleşmemiş olması, çok şey beklediğim hissini kuvvetlendiriyor.

***

artık saatlerce koşabilirim mesela. tıkanmam eskisi kadar kolay.

ama el boş durmak istemiyor. evde ne bulursam elimi ve ağzımı doldurmak için kullanıyorum. sigara iştahı kapatmıyormuş, ya da bırakınca iştahın açılmıyormuş. bazen kusacak gibi de olsan, miden ağzına kadar dolu da olsa, sadece yemek yerken sigara içmenin iğrenç gelmesinden dolayı metabolizmaya yemek yediriyor gibi hissettirip kandırmaya çalışıyorum. yok öyle bişey.

bi zamandan sonra nefes alıp verişin değişiyor, bakışların değişiyor. kendimi uyuşturucu bağımlısı gibi hissediyorum, tahammülüm yok, bekleyemiyorum. sabredemiyorum. yapamıyorum.

ama hayatımın en çok sabretmemi tembihlediği dönem, yine yaz. iki yaz üstüste, yine stres, yine bunalım. yine elde var sıfır.

iş bulmam gerekiyordu, form vermediğim, "iş arıyorum hacı" diye tembihlemediğim, girip çıkmadığım mağaza kalmadı. "bizi sizi ararız" yalanına hiç bu kadar kulağımın içinde duyacak kadar şahit olmamıştım. inanmıyorsun hiçbir zaman zaten. ama her saniye karşılaşmak inanılmaz itici. kötü bir filmi kötü olduğunu bile bile göz kırpmadan izlemek gibi.

"tatilin" ilk 2 ayı doldu bile. önümde aşağı yukarı 2 ay gibi bir süre var. ne ara çalışıp, ne ara para biriktiricem, borçlarımı ödüycem, harcımı yatırıcam.. hiçbir fikrim yok.

belki filmin bi yerinde bi twistoff olur da, "merhaba ben mc'ten arıyorum. sercan bey?" derler diye bekliyorum.

hayat...

bazen gülmüyor da değil. ama uzaktan gülüyor, acayip uzaktan.

hani hayatını değiştiren ufak şeyler vardır ya, bizden o detayları görmemizi bekliyor. olacakmış gibi, olmuş gibi de değil.

"hey m8!"

ben de bekliyorum.

***

şu an asker yolu bekliyor olma olasılığını doğuracağım insanları düşünüyorum da, inanılmaz.

ben? asker? beklenmek?

yok sanmıyorum, anca "serj de askerde artvin'e çıkmış vır vır bık bık" cümlesinin öznesi olurdum.

fazlasını beklemiyorum.

***

yazıma sevgili tool'un the patient adlı şarkısıyla son vermek isterim.

wait it out.
gonna wait it out.
be patient.

elimden başka bişiy gelmiyor. gelmesini de ne ben, ne de kimse beklemiyor zaten.

hayat..
beni neden yoruyosun?

p.s:

- iğrençsin diyenlerin kafasına sıkarım, espri yaptık ibb laleleri.
- sağ tarafı kim değiştiriyo lan sürekli. anakin sıkayvolkır kimmiş? değiştirenler parantez içinde (HAGGI BEN LA) şeklinde yazarlarsa nasıl sevinirim nasıl sevinirim.
- üsttekine ek, eda sakın "ahah benim adım zaten parantez içinde ben napıcam ahaha" şeklinde bir espri yapcak olursan cevabım hazır. :Ç
- üsttekine ek, sayın eda, siz değiştiriyorsanız [(diler yağız)] yapınız.
- üsttekine ek, parantez içindeki işlem önce yapılır, yapın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı