12.10.10

7 Kelime

Bana bu lazım herhalde.

Yukardaki cümleyi neden yazdığımı açıklamıyacağım. Algılamasanız da olur. Belki anlayanlar da olur.

Sana ne lazım?

Kuruşu kuruşuna biriktirdiğim bir gözyaşı, bazılarının yüzünü yıkasın diye. Ben buyum, daha öteye gidemiyeceğime eminim... Belagat yok! abartıda.. Kırmızı bir paketin üzerine eğilmiş bir şekilde bekliyorum. Ellerimi her uzattığımda kırmızılıklar elime bulaşıyor, ve damla damla akıyor. Ne olduğunu anlamıyorum, sonra bir orospu çocuğu geliyor ve diyorki "uyan" Gözlerimi açıyorum, ellerim yastığın üstünde. Avucumu açıyorum, damlayan bir kırmızılık yok. Gözlerimi ovuşturmuyorum, kalkıyorum ve hatırlamaya çalışıyorum, bu paket ne? Anlamıyorum, sonra gözlerimi kapatıp rüyamda Freud u arıyorum, acaba bunu nasıl tahlil ederdi diye merak ediyorum, cinsellikle veya şiddetle bir ilgisi var mı merak ediyorum. Arıyorum arıyorum arıyorum ve unutuyorum... Başka bir rüyanın içindeyim ve koşturuyorum, arkama bakmadan koşuyorum.. Sanki arkamda milyonlarca silahlı benim peşimden gelip midemi kurşunla doldurmak istiyorlarmış gibi hissediyorum, daha da hızlanıyorum. Sonra bir odaya giriyorum ve tekrar düşüyorum. Önümde kırmızı bir paket.. Nedir bu paket? Kafam neden bu pakete yaslanmış durumda? Ellerimle pakete dokunuyorum ve paket bir süngerin suyunu çıkarıyormuş gibi kırmızı kırmızı damlaları etrafına saçıyor.. Sonra yine aynı orospu çocuğu gelip "gerizekalı" diyor.. Tam onun boğazını sıkacakken uyanıyorum. Ellerim havada. Ne olduğunu anlıyor ve korkmaya başlıyorum. Delirmekten korkmak çok kötü bir şey. Belki delirmek güzel olabilir ama delirmekten korkmak ayrı bir dünya... Sonra hatırlamaya çalışıyorum, Ben kimden kaçıyordum? Hatırlayamıyorum. Ertesi gün yatağımın o pervasızca yorgunluğunu alabilirim bakışlarına yenik düşerek kafamı yastığa dayıyorum. O an aklıma geliyor Kırmızı paket... Kendi içimden ne saçmalıktı ama diyerek gözlerimi yumuyorum. Aklıma o geliyor, bilgisayarım, işlerim derken dalıyorum. Bu sefer bomboş bir odadayım. Korkuyorum, arkam önüm sağım solum her yer kapalı. Gözlerimi yumuyorum ve içimde o iğrenç düşme hissi... Kafamı kaldırıyorum ve ağzımdan çıkan ilk cümle: yinemi... Ellerime bakmadan Kırmızı paketi açmaya çalışıyorum, Saatlerce uğraşıyorum ama yapamıyorum. Sonra yine aynı orospu çocuğu... Ah bir yakalayabilsem !!! Bana yaklaşıyor ve "anla artık" diyor. Birden sanki bir şey anlıyormuş gibi kafamı sallıyorum ve gözlerimi ovuşturuyorum. Gözlerimi açıyorum ve yine aptal rüya diyorum. Tekrar dalmak için çabalarken bu sefer Freud e sormayı değilde rüya görmemeyi diliyorum. Dalıyorum ve bu sefer biraz önce içinde hapsolduğum yer olduğunu sandığım 4 tarafı kapalı bir kulubenin bahçesinde buluyorum kendimi. Kulube tamamen kırmızı... Omuzumda bir parmak hissediyorum ve arkamı dönüyorum. Yine aynı orospu çocuğu ! Yumruğumu sıkıyorum ve tam ona doğru gerilecekken bana "sen bir hiçsin" diyor! Sinirleniyorum ama hiç bir şey yapamıyorum ! Nefret ediyorum uyumaktan


Saatlerce ne olduğunu anlamaya çalışıyorum, ama olmuyor. Gitmiyor kafamdan o aptal kırmızı paket ve etrafındaki damlaları. Kan kokmuyor, o orospu çocuğunun yüzü gözükmüyor. Kulube yıkılmıyor ya da arkamda sandığım binlerce kişi aslında benim peşimden koşmuyor. Ne oluyor? O kulube nerden çıktı? Ne kırmızısı? Nefret ederim! paket mi? kan mı ?

Bana kendime gelmem için yardım etmiyor. Sonra anlıyorum nedenini, anlamak istemezdim bilinçaltımın arsızlığını! Bir bilinçaltı sahibine bu kadar gaddarca davranmamalı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı