11.12.08

Cep telefonuna sıçrayan ter

Bir transacustic, bir ruhun sesi... Bir adet note defteri. Bir tutam melankoli. Kırmızı şarap yerine sadece sahteciliği göstersin diye bir bardak kan kırmızısı vişne suyu. Pıhtılaşmış iyice. Ay ışığı biraz, ama gökdelenlerden gözükmeyecek şekilde. Az ve tatlı yani...Sonra bir adet atan bir kalp ve o kalbe bağlı başka bir nefes, toz toprak dünyanın içindeki güneş. Bir masa ama nemden çatlaklar vermiş bir masa, bir bahçe ama çiçeklerinin üstüne basılmış, bir sandalye üstünde bahsettiğimiz kalbi taşıyan kişi. Yaşlanmış ve kötürüm... işte her şey aynı her şeyin başladığı ve bittiği nokta. Cebinde doktorun verdiği ilaçlar, kutusunda tansiyon hapları. Telefonu toz tutmuş, bir elinde baston bir de mendil öksürürken olmayan kimselere zarar gelmesin diye. Hani olurda hayalleri hastalanmasın diye. Öylesine yalın yani. Buruşuk bir kalp bir anlamda.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı