11.10.09

2 Temmuz '09 - 10 Ekim '09 / Son 100 Gün

    Finallere girip, yurtla ilişiğimi, kesip evime, Sakarya'ya gelişimin üzerinden tam 100 gün geçti bugün. 100 gün, üç ay on gün demek. Temmuz ayının 29, Ağustos'un tamamı yani 31, Eylül'ün tamamı yani 30 ve Ekim'in 10 günü demek. Peki ben bu 100 günde ne yaptım? Son 17 gün hariç, yani bayramın üçüncü günü trene binip İstanbul'a geldiğim güne kadar ki 83 günde yaptığım şey şu; Hiç.



     Uyku, yemek, sigara, bilgisayar-internet, müzik, grafik tasarım-fotoğrafçılık, tekrar yemek, tekrar bilgisayar, sigara, yemek ve sabah olunca uyumak. Müzik, Tasarım ve Fotoğraf dışında 83 günde yaptığım koskoca bir hiç. Savurganca harcadığım bu günleri değerlendirmemiş, kendime bir şeyler katmamış olmanın verdiği pişmanlıkla beraber tekrardan tembelliğe alışmış olmanın verdiği rahatsızlığı 17 gündür hissediyorum.




    Geçtiğimiz yaz için kendime kattığım çok az şey var, sağlam müzisyenleri-grupları dinleyip iyice hissedebilmiş olmak, arkadaşlarla görüşüp güzel-hatırlanacak muhabbetler yapmak, bir kaç film izlemek, fotoğraflar çekip düzenleyerek amatör portföy oluşturmak ve logo-tasarım çalışmaları yaparak amatör grafik tasarımcılığımı geliştirmek, ailemle vakit geçirebilmek, astronomiyle ilgilenmek gibi. Böyle sıralayınca güzel gibi görünüyor aslında ama boşa harcanmış günleri düşününce pek de tatmin etmiyor.










         Son 17 gün ne yaptım? Bayramın üçüncü günü akşamı İstanbul'a vardım. Geçtiğimiz sene İstanbul'un en iyi öğrenci yurdu olan, bu sene ise lanet bir yer haline gelmiş Üsküdar'daki yurduma yerleştim. Ve tembelliğe alışmış olan bünyenin tekrar %100 yoğunlukla çalışacağı günlerin başladığını düşündüm.

          İstanbul, dünyanın en lanet ve en güzel şehri. Günün 12 saat yaşandığı ancak gün içinde yapılması gerekenlerin 48 saat aldığı, cennet içindeki cehennem. İstanbul'u seviyorum, çok seviyorum ancak İstanbul'da yaşamak istemiyorum.

           23 Eylül Çarşamba günü, uyanıp okula gittim. Fen-Edebiyat'ın devasa beton örümceğinde sınıftakilerle saatlerce bekledim. Saatlerce hiç bir şey için bekledikten sonra yurt kaydı için gereken belgeleri edinmek için Kadıköy'e yürüdüm. Yurda gittim, kaydımı yaptırdım ve resmi olarak 5 aylık hapis cezamı onadım. Üsküdar F Tipi Öğrenci Yurdu nam-ı diğer 2009 yılının Kepem'i beni pala bıyıklı kucağına oturttu.










             Neden F tipi?
             Aşağıda görebileceğiniz yeni atanan yurt baş müdürünün [nam-ı diğer The Punisher, Çılgın Sedat] uygulamaları yüzünden;
  • Uzun saç, sakal ve orada burada yazan yazıya göre anormal giyinimle (o ne demekse artık) dolaşmak,
  • Yatakhane haricinde eşofman, kapri ve terlik kullanmak,
  • Sözde 5727 Sayılı Kanun ile yurt sınırları içerisinde -balkon ve bahçe dahil- sigara kullanmak,
  • Yatakhanede su dahil herhangi bir tür yiyeceği ve içeceği bulundurmak,
  • Kantin dışında içecek ve yiyecek tüketmek,
  • Saat akşam 11'den sonra uyanık kalmak,
  • Sabah 10:30'dan sonra uyuyor olmak,
  • Akşam 10'dan sonra yurda giriş yapmak,
  • Yurtla ilgili şikayetleri ilgililere bildirmek,
  • Öğrencilerin yurtla ilgili şikayetlerini toplu dilekçe yoluyla ilgililere göndermek yasak.
          Bu saçmasapan, geri kafalı ve despot ve hatta faşist kurallar ile ilgili şunları söyleyebilirim;

  • Üniversite öğrencisi, ne asker ne de polis öğrencisidir. Dilediği gibi saçını, ideolojik bir şey temsil etmediği sürece sakalını uzatabilir ve küpe, piercing gibi çeşitli aksesuarlar kullanma hakkına sahiptir. Toplu yaşama kuralları ihlal edilmediği sürece dilediği gibi giyinebilir.
  • Sabahtan akşama kadar pantolon ve ayakkabı kullanan öğrenci, evi gibi gördüğü öğrenci yurdunda rahat ve huzurlu olabilmek için babalar gibi eşofmanını da giyer, terliğini de.
  • 5727 sayılı kanun safsatası için ise, eğer sosyal kurumların herhangi bir yerinde sigara kullanmak yasaksa neden bu kuralı koyanlar bu kuralı ihlal ediyor ve nasıl olur da Eğitim Daire Başkanlığı'ndan "Öğrencilerin sigara, dinlenme, eğlence ve oyun odaları mevcut mu?" sorusunu içeren teftiş belgesi geliyor?
  • Yatakhaneye su götürülmüyorsa ve yatakhane dışına eşofmanla inilmiyorsa, gece susayınca pantolon gömlek ayakkabı giyip de su içmeye inmek mantıklı mıdır? Değilse gece susamak mı yasaklanmıştır? Yine akşam 11'den sonra acıkmak da yasak mıdır?
  • Her insanın uyku düzeninin farklı olduğu bilinen bir gerçek iken herkesi 11'de tavuk kümesi modunda uyutmaya çalışmanın mantığı nedir?
  • İkinci öğretim okuyanları ve o gün dersi olmayanları sabah 10:30'da uyandırmanın ve hatta ahıra girip hayvanlara bağırır gibi uyandırmanın mantığı nedir?
  • İstanbul gibi devasa ve kalabalık bir şehirde okuyan öğrencilerin, derslerinin geç bittiği zaman yurda gelmelerinin saatler aldığı kesinken ve Türkiye'de üniversite öğrencilerinin yarı-zamanlı işlere girerek eğitim hayatlarına devam edebildikleri, bu işler akşam 9:30 - 10:30 civarında paydos ettiği bilinirken son giriş saatini önce akşam 11, sonra da akşam 10 yapmanın mantığı nedir? Ayrıca öğrencilerin çalışmasını yasaklarken ülkenin durumunu bilmeden böyle bir karar almanın aptallığı farkedilememiş midir?
  • Şikayetleri, yakınmaları "yurttan atma" tehdidiyle engelleyerek, toplu dilekçeyi yasaklayarak despotluğu ve faşistliği abartmak, öğrencilerin ve personelin huzurunu bozmak zevk mi vermektedir? Amaç nedir?
         Uzun maddelerin kısası şu ki, bu yıl çok fazla hakaret, küfür ve lanet içeren kelimeler kullanıyor olacağım bu uygulamalar için. Sadece ben de değil, yurttaki benimle beraber 127 erkek, 102 kız öğrenci ve tüm personel de bu serenatda benimle beraberler. Uygulamaların dışındaki ahlaksızlar [torpil oyunları, iftiralar, yalakalıklar, insanları 9 saat bekletip 30 saniye görüşüp postalamalar, tehditler] içinse hard rock parçası yazmayı düşünüyoruz.











         Yurda giriş saatini sonuna kadar kullanarak akşam vakti giriş yapıyorum. Geçen sene elimden geldiğince yurtta kalmaya gayret gösterirken şimdi adeta kaçıyorum. Sabah okula gidiyorum, okuldan çıkıp Kadıköy'e yürüyorum. Kadıköy'den Haydarpaşa Kampüsü'ne yürüyorum. Denizim'le beraber Hukuk Fakültesi derslerine giriyorum (Bu gidişle çift anadal yapacağım gibi gözüküyor). Haydarpaşa'da yemek yiyip, akşam 8-9 gibi yurda gidiyorum. Bir-iki saat takılıp, polis zoruyla yatırıldıktan sonra Barbaros'un nam-ı diğer Barbieri, Baroş, Barbie'nin bilgisayarını alıp yatakta film izliyorum. Ertesi gün yine aynı terane. Her şeye rağmen güzel. Güzel olmasa bile sırf sorunlara ibnelik olsun diye güzel derdim. Ama gerçekten her şeye rağmen güzel. Denizim, arkadaşlarım, yaşadığım her şey, dertler, sıkıntılar, düşünceler, müzik... Hepsi var olduğum anlamına geliyor. Özellikle "Bugün rüyamda öldüm, trenle göçtüm." başlıklı gönderide bahsettiğim rüyayı düşününce günün 12 saat olduğu 48 saatlik İstanbul'da şebekem benimleyken hiç bir şekilde vazgeçmem, bunu farkediyorum. Şebekem var lan benim.









            Hem ekonomik sıkıntıdan hem de F Tipi Öğrenci Yurdu'ndan kurtulmak ve İstanbul'da bir öğrenci evi kurabilmek için, yarı-zamanlı bir işe başvurdum. Umarım işe girebilirim. Bir süre para biriktirip, ikinci döneme bir evle başlamak istiyorum.

             Bir hafta kadardır bu yazıyı yazmayı planlıyorum. Aslında aklımda yazacak daha çok şey vardı ancak, yukarıda gördüğünüz tüm görsellerin yerine kullanmak istediğim ve bir aylık süre zarfında çektiğim düzenlediğim fotoğraflar, topladığım görselleri bir arada tuttuğum telefonumun hafıza kartı bir sorun çıkardı ve karttaki her şey silindi. O görsellere bakarak yazacağım şeyler aklıma gelecekti planıma göre. Olmadı. Yine de elimden geldiğince, uzun süredir ihmal etmek durumunda kaldığım bloguma bir şeyler katmaya çalıştım. Hafıza kartım ile ilgili sorunu hayatın bir engelleme çalışması olarak görüyorum şu an, ama bilmesi gereken bir şey var; Benim hala şebekem var.

             2 Temmuz 2009'un üzerinden 100 gün geçmiş iken başladım bu yazıyı yazmaya ve bitirirken 101. günün 01:37'si olduğu farkediyorum. Hatta şu an 01:39 oldu. Şimdi de 01:40. Son olarak daha yapacağım çok şey var demek istiyorum, ve dolayısı ile yazacağım çok şey var.



















...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı