18.2.11

Ruh Hapsi (Karanlık Gidecek II)

"watch the weather change."

***

topraklar üzerinde hüküm süren çokça iki ayaklı yoktu ilk devirlerde. gerganne, burayı, her biri diğerinden farklı niteliklere sahip, konuşabilen, iletişimini çift yönlü sağlayabilecek, zeki, kaotik, ama her birinin eksikliğini sarmal olarak, bir diğeriyle tamamlayabileceği bir düzen kurmak planıyla ilk merkez rününü, kuru toprak üzerine çizmişti. toprak yeşermiş, ve ölü halının içerisinden yemyeşil hayat fışkırmıştı. o gün, kimse yoktu. sadece gerganne ve varisi.

gerganne'i görebilen, sadece bir avuç Lesde ve bir avuç Hyunin vardı. onlar da, yaratıldıkları andan itibaren içlerinde gerganne'i biliyor, onun beyni ve arzusunu her nefes alışverişlerinde hissedebiliyorlardı. Gördükleri gerganne, somut bedenin çok ilerisinde, çepersiz bir ruhtu. aralarından hiçbiri, ne onu resmedebilir, ne de sonsuz kelime gücüne rağmen, onu cümlelere sığdırabilirdi.

Gerganne'in öncesi bilinmez, neler yapabileceği konusunda hiçbir bedenli canlının en ufak tahmini dahi yoktur. o, toprakların can veren yaratıcısı, niyetini ve bilgisini tüm yarattıklarından gizli tutmuş, sadece bireylere kendi görevini ilham vermişti. herkes kendi payına düşeni yapmakla yükümlüydü. kimi toprakları adım adım dolaşıp, ondan önce orada olan bitkileri tanıyıp, çeşitlendiriyor. kimi, gerganne'in ona bahşettiği sihir okuma becerisiyle toprağa şekil veriyor, kimi kendinden ufak bedenler yaratıp gerganne'in onlara ruh vermesi için yakarıyordu.

Lesde, "konuşanlar", dil konusunda beceri sahibi bedenlerdi. ilk onlar yaratıldılar. gerganne'in ruhunun sihir kısmından çok, bütünün büyüsüne hayran oldular. görevleri, genelde, toprağın altında uyanmayı bekleyen bilgileri, uyanışa hazırlamaktı. daha çok bitkiler üzerine çalıştılar. ve günümüze ulaşan her bir bitkinin, her gününde, en azından bedenleri toprakları terkedene dek, parmakları vardır. bedenlileri, gerganne'in ta kendisi adledip, onları değiştirmeyi küfür saydıkları için Hyunin ve onun işlerini hep bir sızlanmayla izlediler. aralarında, ilk yaratılan Figrel'i lider bildiler, onun izinden yıllar boyu yürüdüler.

hyunin, "şekledenler", bedenleriyle beden verdiler. her bir parçalarıyla, gerganne'in buyruklarına kurban sundular. ve onu lesde'nin anlayışından daha çok, tanrı mahiyetinde ibadet ettiler. onlara göre gerganne, bedenlerinin sebebi, niyeti, koruyucusu ve şüphesiz yaratıcıydı. gerganne'i okumaktan çok, ona hizmet için sevilerini sundular. topraklar üzerindeki her bir canlıyı arayıp, onlara beden verdiler, bu bedenlerin ruhları için gerganne'e ağladılar. lesde, hyunin'in bu beden arayışına, hakaret gibi baktılar. çünkü beden ve ruh, sadece gerganne'in kudretiyle bina olacak kavramlardı. oysa bu, hyunin'e göre, gerganne'e olan gerçek ibadetti. hyunin içinden, Yeriv, Figrel ve etrafındaki lesde'lerin giderek düşmanlaşmasından çekinerek, gerganne'e yakardı. gerganne sadece Yeriv ve Figrel'e sihir okuma gücü verildi. böylece, sadece iki grubun lideri, sihir ve rün konusunda bilgi ve hüner sahibi olacaktı.

gerganne, hiç bir maddi varlığa, kendisininkinden daha düşük bir değer biçmiş değildir. çünkü, sadece o bilir ki, her bir bedenin içerisindeki ruh, kendi ruhunun sadece bir nebze fanilik tatmış halidir.

***

bir gece yarısı, topraklar üzerindeki hayat, yemyeşil akıyorken; bir gün yeriv, eşrafını topladı, tüm hyunin'e söyledi:

"kardeşlerim, gerganne'in aklındakini gördüm. artık, hepimiz yaratabiliriz. hepimiz gerganne'ın niyetine hizmet edebiliriz. Geryn sınırlarına kadar gidip, gerganne bedene düşene dek, dua edeceğiz, onun huzurunda gücümüz için sınanacağız.ve kardeşlerim, gerganne'in bedeni olacağız!"

kalabalık, şükran ve coşkuyla yeriv ve gerganne'in adını çağlıyordu. herkes telaşla toparlandı, konaklar terkedildi.

topluluğun arasındaki Mejh, tabi olduğu Lesde topraklarına gidene kadar dua etti. gözlerinden yaşlar boşanıyordu. çünkü, kardeşleri hyunin gaflet içinde gözü dönmüş bir şekilde, gerganne'e küfrediyordu. kalbinin üzerine kapattı ellerini. artık koşacak gücü kalmadığında, gerganne'e yakardı. gerganne, mejh'e gücü ötesinde güç verdi. figrel, mejh'in kafasının içerisindeydi. mejh konuştu:

- efendim, yol göstericim, beni duyun!
yeriv küfür içerisinde ve korktuğum gibi, bu küfürü sadece onun sapmış ağzı dillendirmiyor! gerganne'i gördüğünü ve sahip olduğu gücü kardeşlerimizin her birine bahşedeceğini söylüyor! Geryn'e gidiyorlar efendim, hepsi, tüm kardeşlerimiz ve onların yaratımı, tüm yolsuz ruhlarla beraber, Geryn sınırlarına gitmek üzere konaklarını terkettiler, ateşlerini söndürdüler.

Figrel! beni duyun efendim!

figrel'in tüm düşünceleri, gözyaşı ve öfkeyle kaplanmıştı. hareket edemiyordu. gerganne'i ilk o bilmişti, ilk yaratılan oydu, ruhuna ilk ses verilen, gerganne'in dokunuşunu kemiklerinin içerisinde ilk hisseden figrel'di. ve şimdi, sonra gelenler, kardeşleri, büsbütün bir gaflet içinde gerganne'e ibadet yolunda, ona başkaldıracaklardı. ah hyunin'in kibirli huyları.

gerganne'e yakardı, cevap alamadı. korkuyordu. gerganne onu asla cevapsız bırakmazdı. bitkilerden yol istedi. geryn'e batı sularını aşarak gideceklerdi. ağlıyordu. hemen toparlandı, Golmne, Buyrt ve Dessin'i yanına aldı, yolda mejh'i de alıp takibe başlayacaklardı. hızlıca dilleriyle birbirlerinin derdini diğerine aktarıp, olası çözümleri birbirlerine sundular. hepsi çaresizlik içerisinde ağlıyorlardı. gökler dile geldi, ve tüm kızgınlıklarıyla geryn'e giden yolu dövdüler. böylece yola çıktı figrel ve beraberindekiler.

gerganne hala cevap vermiyordu. her neyse olan biten, hiç de iyi değil dedi gözyaşlarını silerken figrel. hiç de iyi değildi.

yeriv, toprağın üzerindeki her yağmur katresini rünlerle beziyor, damlalar ona yolu gösteriyordu. günler boyu yürüdüler, ağaçlar ve çimenler, ayaklarına dolaşıyor, onları toprağa düşürüyordu. yeriv her bir kardeşini rünlerle koruyor ve lesde'nin peşinde olduğnu anlıyordu. gerganne'e kardeşlerinin anlayışsızlığı için özür dilercesine dua etti. gerganne'den aynı cevabı aldı.

"geryn'e gidin, tüm kardeşlerinle beraber orada olup, bedene düşüşümü kutlayın, kutlayın ki, her bir kardeşin benim zerrem olduğunu ispatlasın, her bir kardeşin gerganne olsun!"

yeriv coşkuyla doldu. içi sevi ve bilgiyle dolu attı adımlarını, geryn'e ulaştıklarında toprak cansızdı. mejh'i yanlarına alan lesde, figrelin hızlı adımlarıyla hyunin'e yetişmişlerdi. figrel çalıların arasından öne atıldı, ağzını açıp "dur kardeşim!" demeye yeltendiği anda kaskatı kesilmişti. yeriv yanıyordu! yeriv alevlerin içerisinde aman diliyordu. hyunin ne olduğunu anlayamaz halde koşturuyordu.

figrel yağmura yakardı, ancak yağmur onu dinlemiyordu. gerganne konuştu:

- çocuklarım gidin, terkedin. gaflet içerisindesiniz, beni topraklar üzerinde aramayın. figrel, tüm lesde'yle beraber terket bu toprakları, bırak hyunin kendi gafleti içerisinde kavrulsun. ah o kadar kahroluyorken, bırakıyorum, bedenlerinin aşkından, ruhlarını kül edenleri!

gerganne sustu.

***

aslında sadece gerganne vardı. onun izinden gitmeye hiçbir ruh gönüllü değildi. sonsuz parçaları arasındaki ruhlar, sadece belli olasılıklarda bütün oluyor, onun haricinde sonsuz boşluk içerisinde dolanıyorlardı. ilk gerganne bütün olmuştu. tekti. ancak gerganne'in niyeti, tüm ruhların bir bedende yaratmasıydı. hiçbiri kendi parçalarını bulabilmek için uğraşmadı.

ama ruhlar arasında gerganne'in niyetini sadece bir grup sezebilmişti. zorluklar içerisinde diğer uzuvlarını aradılar. ve çağlar sonunda, tam da lesde'nin ilki, figrel doğuyorken, Monthed bütün oldu.

monthed gücünü, kendi parçaları arasında buldu. kimseye kendini belli etmeden, ne bir tehdit oluşturarak, ne de bir varlık emaresi göstermeden, gerganne'in niyetine tüm parçalarına vakıf kıldı.

onun yaptıkları içinden kötüleri ayıkladı, onları bozdu. ilk kerth'lere beden verdi. sonsuz boşluk içindeki iktidar açlığı içindeki kerthleri toprağa yolladı. her birinin ruhunun derinlerine sihir gücünü okumuştu, rün bilgisi ve bileklerine güç bahşetmişti. onlara "bekleyin" dedi, "sadece bekleyin."

lesde'ye saygı duyuyordu. çünkü hiç bir lesdeli direkt olarak gerganne'in beden arayışına hizmet etmiyordu. fakat hyunin, her bedene ruh istemişler, bu yolda arayışlara çıkmışlar ve her geçen gün, kerth'lere yaklaşıyorlardı. kerth'lerin ortaya çıkmasını engellemek için toprakların en ucuna, geryn topraklarına yerleştirdi kerth'leri. bu yabani ırk başka beden görmemeliydi, ne de kendini diğer bedenlere göstermeliydi.

gerganne, kendi alemindeyken, toprakları üzerindeki garipliği farketti ve geryn'den yükselen yaşamı sezdi. ve oradaki kerth'leri bildi. içlerindeki sihir gücü, yeriv'inki kadardı, ancak biliyordu ki, eğer kerth, kendi uyananlarını gafil avlarsa, her şey biterdi. o yüzden, gerganne o gece toprağa inip kerth'i öldürecek, bedenini hyunin'le payaşıp, gücünü onlara bahşedip kendilerini ve toprakları korumalarını sağlayacaktı.

yeriv'e göründü ve dedi ki, "geryn'e gidin, tüm kardeşlerinle beraber orada olup, bedene düşüşümü kutlayın, kutlayın ki, her bir kardeşin benim zerrem olduğunu ispatlasın, her bir kardeşin gerganne olsun!". niyeti, yeriv'in kerth'lerin düşmancıl gücünü farketmesi ve onları alt etmesiydi. o sırada orada olan mejh'in figrel'e gideceğini biliyordu. figrel biat edip gerganne'i bekleyecekti.

monthed, boş durmadı. ruhlar arasından gidip gerganne'i buldu ve onu hapsetti. toprakla olan tüm parçalarını kesip, topraktakilerin ona ulaşmasını engelledi.

ve o gece, ilk geryn halkı, kerth'ler, yeriv'i alevler içinde bıraktılar. gökyüzü gerganne'e lanet okuyordu. yalnız bırakılmışlardı. monthed sonsuz bir anlayış içerisinde gerganne'e döndü.

- onlar, seni asla anlamayacaklar.
sen, kendi irfanının ötesini, kendi önünü göremeyen mahlukatlarının görmesini bekliyorsun gerganne. onlar, hiçbir zaman, beklediğin yaratıklar olamayacak dedi.

ve gerganne'in kopardığı uzuvlarını kendi eliyle tamir etti. hemen figrel'le konuştu.

- gidin çocuklarım!

***

gerganne, aklındakileri gerçekleştirememişti. kimse onu anlamamıştı. sadece parçaları görüp, bütünün kudretine nail olamamışlardı. hayal kırıklığı içinde, salıverdi ruhları. ve tüm ruhlar yeryüzüne üşüştü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı