"three rings attached to each other,***
keeping the hope of salvation.
each ring has a glory in itself,
and the blackens the damnation.
when the sun is not bright enough,
when darkness binds as lamentation,
the three stars sings a hymn,
light reaches the ultimate confrontation."
defalarca dinleyenlerinizden özür...
***
sırtımızın yere ancak taso kavgasında yere geldiği zamanlar... çünkü hiçbir zaman, yerde yatanın canı çıksın oynayabilecek cesareti, çiroz vücudumun hiçbir zerresinden çekip çıkartamadım. ama taso için ölürüm, öldürürüm. dü. o zamanlar.
okul ataköy'de, ev bayrampaşa'da. 8 küsürdeki ilk derse gitmek için, babamla beraber sabahın köründe kalkıp, odanın ışığını yakıp kahvaltı yapıyoruz. yarım gözle üzerimi giyinip, yarım gözle karanlık sabaha çıkıyorum. hava soğuk, kış çünkü.
gökte hala yoğun yıldız.
stadı bilenler için söylüyorum. bayrampaşa çetin emeç stadı'nın kale arkası tribününün üstüne doğru dikkatimi çeken ışık kaynağı, binyıllar öncesinden süzdüğü ışıkla karanlık göğü yırtıyor. üç tanesi en belirgin suretleriyle, nispeten aynı hizada. ağzım açık bakakaldım.
o zaman ve bu zamanlar, rüyamda, gökyüzünü ne zaman görsem, yıldızlar hep aynı hizada olmuştur. çizdikleri şekil ne olursa olsun, dönüp dururlar, kusursuz çemberler, kareler, yıldızlardan yapılmış beş köşeli yıldızlar, göğün haşmetini ve mükemmelliğini rastgelelikten değil de, müthiş bir ahenkten alıyormuş gibilerdir.
o sabah, o karanlık gökte gördüğüm üç yıldız, hala uyanıp uyanmadığımı, bana belki de hayatımda ilk defa sorgulatmıştır.
ve o günden itibaren, o üç yıldız, her gördüğümde beni gülümseten, hiçliğin umuda yorulmasına ön ayak olan, birbirinden fersahlarca uzakta, bağımsız, üç arkadaş olmuşlardır.
***
***
şimdi, şu arkadaşı, her ne kadar paint'in engin olanaklarıyla da çizilmiş olsa da, vücudumda taşıyor olmaktan gurur duyuyorum. komik.
ty ts.
allah hepinizin belasını versin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder