7.1.09

reproached

eda’yla artık arada sırada yaptığımız sohbetlerin bir kısmını yazamamak sorunu teşkil ediyor. “neden yazmıyorsun?” artık diyorum, “bilmiyorum, yazamıyorum,” diyor; “çok vıcık vıcık yazıyorum.” “nasıl,” diye soruyorum “öyle şey mi olur lan?”

oluyor evet.

konunun ne bununla ne de eda’nın artık değerli satırlarını benimle paylaşmamasıyla zerre alakası yok gibi gelse de en başta, az sonra söyleyeceklerim onu, beni, bunu okuyup yüzümü resmedebilen herkesi ilgilendiriyor.

***

zaman geçiyor,

evet, yine sizi sandalyenizden aşağı düşürecek bi çıkarım yapamadım; farkındayım. klişeye devam, es vermeyelim.

zaman geçiyor, delidolueksikfazlavaryokdünyarın dikeltisini yarıp yerle yeksan ediyor. zarif ayacıklarıyla küçücük bir bulutun üzerindeymişçesine uçmuyor üzerimizden; asfalt düzleştirmekten başka bir sike yaramayan silindir gibi, elinde spatulayla bedenimize koşan insanlarla muhatap ediyor bizi.

bi bok değişmiyor.

değiştiremedim.

değiştirebileniniz yok.

***

arada eski yazılarımı okuyorum, eski yazılanları okuyorum. resimlere bakıyorum. geçen yıl dinlediğim albümleri “nostaljiya” gecelerinde kendime dinletiyorum.

değişmiyor.

insan zaman geçtikçe olgunlaşmaz aslında, geçen zamanlarda ufaktır. şimdi yaşlı. ağırbaşlı olunmaz yıllık ileri sarımlarla.

acı olgunlaştırmaz insanı, yıpratır. bir asit yağmurunda çırılçıplak koşup tünek aramaktır acı çekmek. güç kazanan var mı?

mutluluk kimseye bişey katmaz. çoğusunda “tahrik” olup mutlu olduğunuz dokunuşlar sonradan “tahrip” edilmek için yapılmış haberleşmelerdir. danışıklı dövüş, içten pazarlık.

değişmez bu da.

zaman geçiyor, yıllar devriliyor, saat gecenin üçü olmuş.

tükenir geçen şey, bi şeylerin sonuna yaklaşıyoruz birlikte. aykırı yalnızlar olarak kalmayı amaçlarken, aptal komünlerden farkımız kalmıyor. tükeniyoruz.

***

farkediyorum ki, ben kararıyorum yine. havanın kasvetinden midir, piyasaların esnekliğinden mi karar veremedim.

sizden değil çünkü karanlığım(ne iğrenç kelimeymiş lan bu).

aynısınız, değişmediniz.

sadece fotoğrafların baskıları yeni geçti elime. PC’deki CSI unit’lerinin kullandığı hüperdüper zoomlayıcı poroğramlardan görebildiğim kadarıyla sahne geçen zamankiler gibi değil.

daha uzak evet artık, daha imkansız.

ama inanın bana aynı.

***

eda yaz lan, kendi kendimi tahri”k/ş” ediyormuşum gibi geliyor. canım sıkılıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı