2.10.09

Adım adım narkolepsi.

sesler çıktıkça varlığından emin olabildiğimiz şeylerce bu kadar uzun ve salakça şeyler yazabiliyoruz. o kadar manasız, belki de hiçbir kriptologun dahi birbirine bağlayamayacağı, naalaka kelimeleri, yine yarattığı özünden de saçma, ya da hayatı çözdüm turlarındaki bi 15liğe vav negzel dedirtecek çıkarımlar yaptırıyoruz.

picasso resimlerine bakıp, "kesin bişi var ben anlamıyorum" diyenlerden, "aa ya, aynen hı hı" yi duymak ne kadar da şaşırtıcı.

uzatabilirim, hiçbir şey anlattığımdan habersiz kimisi takılı göz yuvarlarıyla koşturanlar son kelimeyi bekleyip, cümlenin noktaya vardığı yere susuz ilerleyebilirler. cümlenin sonu, aslında onun noktaya doyduğu yer de olabilir, olmayabilir de...

saçmalamak en tabii hakkım benim. kendi içimde
saçmalarım, bir bok anlatmam
içimi
en boktan fikirlerle doldurup, evcilik dahi oynaya
bilirim
ama özgürlüğüm başka birininkinin başladığı yerde
biter
onunki benimkinin başladığı yerde bitmeye
bilir.

herkes kendi kapısının önünü temizlese ya hani. ondan.

başkasına dingilliklerimi zerkedemem, emredemem kabul et, reddetme diye. bekleyemem de karşılıksız etmesini.

hayatı yazdığım sayfaların içindeki dipnotları ona buna okutup, bundan kimseye hayır da bekleyemem, gelmezse şaşırma ihtimalim yok çünkü. hey hey, o halde. i saved the world today!

***

bataklığın içindesin, yanında kimse yoktu düşerken, açtın gözlerini giderek batarken. batarsın.
dipteyken her refleksin çıkmaya nazır, hepsi rezerve.

açıklayamazsın çıkarken gelene, "neden buradasın? neden dipte?".

üstüne çamur sıçrar nitekim. en beyazı kirlenir. ve ondandır ki, sen de asla el uzatmazsın, çamura.

üstün kuru, düştün, üstün ıslak, iniyorsun, üstün ağır, in, üstün çıplak, rip.

***

hadi sessiz sinema oynayalım. filmi de ben söylemiycem, kendin bul, nasıl anlatacağını da, nasıl anlattığın da seni ilgilendirir, oyun arkadaşın yoksa benim sorunum değil, ben sadece seni oynarken görmek istiyorum, ne yaptığın da umrumda değil. kendin anlat, neyi istersen. özgürsün.

***

ve o anda kendini yağmur damlasının tam yerle buluşma hevesinin ilk uyandığı yerde buldu. yağmur damlası kararsızca salındı. düştü. yerde damlacıklara ayrılırken, kedinin üzerine iki tanesi geldi.

en azından dışarıdan gördüğüm buydu, rüzgardan, tam göremememiş olabilirim. benim sorunum.

***

korkudan çok da uzak olmadığımı farkettim.
imkansız sandığımdan değil hiçbir kötü şeyi.
korkmam sanıyordum.
korkuyormuşum.

insan değilim, sadece düşünebiliyorum. doğru ya da yanlış.

sayıyorum. geriye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı