14.2.10

Kapat gözlerini ve adım at anlamsız bir dünyaya.

Yürü.
Etrafındaki nereye aktığı belli olmayan kalabalığa aldırma. Herhangi birinin senle herhangi bir işi yok. Sadece sen orada dekor olmalarını istediğin için oradalar. Sadece yürü.

Yollarda.
Nereye gittiğinin hiçbir önemi yok. Sorun şu ki, duramazsın. Durduğun anda düşüşün gerçekleşmeye başlayacak. Yürü. Sadece yürü. Nereye ivmelendiği belli olmayan bir yolda, istersen kalabalıkla beraber yürü. Ya da anlamsız bir marjinalliğin arkasına sığınarak onlara ters istikamet koş. Neticede en tepeye vardığında yolun aşağıya kavislenmeye başlayacak. Çünkü her hayat bir intihar ediş. Bir parabolün kasvetli kanadında yürüyorsun şu an.

Sadece.
Kim olduğunun hiçbir önemi yok. Etrafında yarattığın bütün insanlar sensin. Gördüğün bütün nesneler senin bedeninin bir parçası. Sadece, bölünmüş durumdasın. Hiç kimsesin ve hepsi. Sadece parça parça. Adım adım.

Adımla.
Hiçbir zaman hayal etmeyeceğin var olmayacak bütün yolları yaratabilme ihtimalini benim adımla adımla. Orada bir yerde seni bekliyor olmam, senin beni hiç bulamayacak, orada olduğumu hiç bilemeyecek ve beni yaratamayacak olmanla alakalı. Adım, parçalanıp sonsuzluğa savurduğun temkinsiz adımlarda olası.

Varım.
Beni görmek istediğin sürece yanındayım. Git dersen gitmem. Gel demenle gelmedim. Sadece beni oraya koyan sensin.

Gerçek.
Olup olmadığımı bilemem. Olup olmadığını da bilmiyorum nitekim. Ama en azından düşünebiliyor olmalısın. Beni yarattığın ihtimalinin gerçekliğiyle yüzleşemesen de, beni yarattığına göre düşünmüş olmalısın. Yalnızca benim düşüncelerimin gerçekliğinden emin olamazsın. Ben yoksam, belki sen de olmazsın.

Bir.
Tek bilmen gereken, tüm bunları anlamlı kılacak anlamsız bir neden. O zaman koşmak zorunda değilsin. O zaman yollar düz. O zaman yollar tenha. O zamana kadar yürümelisin. Sadece.

Adımla.
Gözlerini kapa ve koca dünyayı tek bir adımla arşınla. Sadece benim adımla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı