16.6.10

Undertow

 -Hoop bacım, nereye?
-Ben bir kendime ağlayıp çıkacaktım.
-Üzgünüm hanımefendi, burada ağlamanıza izin veremeyiz.

...diyalogunun tutarsızlığı kadar bile değildi orada kalma isteğin. Göz çukurlarından içeri akan damlalar asitliymişçesine yaktı genzini, sonra yazmaya başladın. Katıştıracak tuzun kalmayıncaya kadar.

Nefretini kusarken sayfanın içinden "iyi ki ben değilim lan" diye geçiyordu muhtemelen. Eğer bu kadar insancıl olmasaydın ölmesini bile isteyebilirdin. Minnet borcunun faturası zaten elindeydi ve çoktan haciz konmuştu gözyaşlarına. Nicedir birikmiş faizin acısı da bu denli çıkıyordu elbet.

Her zaman gidemeyecek kadar korkak oldun. Noel Baba değildin elbette ama şömine hiçbir zaman yanmadı sen bacadan gireceksin diye. Dışarı çıkıp şuursuzca yürüme isteği de duymadın hiç, yaşlarından birini kaybedersin diye. Oysa sen 20inde bile inanıyordun Noel Baba'ya. Ama bu sefer Noel Baba'nın varlığı kadar bile yoktu kalma isteği içinde.


Sana ağlayacak bütün köşe başları çekirdek çitleyip dedikodu yapan teyzelerle doluyken gidecek bir yerin de yoktu. Hiç de plansız hareket etmezdin ama, nereye gittiğini bilmeden çıktın bu kez. Nereye yürüdüğünü bile bilmeden, sadece en görünmezinden. Bir süper gücün olsa uçardın elbet, ama zaten gözlerinden saatlerce nefret damlattığından uçurumdan aşağı bakıyormuş gibi dönüyordu başın, güzeldi kafan. O anın tüm ağırlığı belki de gerçekten uçamıyor olmandı ve daha önce şarkıyı dinlemiş olsan muhakkak şu dizeleri mırıldanırdın:

Let me fly
Let me against that blood-red velvet sky
Let me chaise it all
Break my wings and fall
Probably survive
So let me fly.

Bir şeyler dinlemeye başladığında ikinci sıraya o şarkıyı denk getirmiş olman tesadüf denip geçilebilirdi. Ya da iman etmek için sıradan bir fırsattı sadece. Ama bunlar kolaya kaçmak olacaktı ve bunları düşünürken en ergen hâlinle sokakta hüngür hüngür ağlamaya devam edemezdin.

Belki müzik dinlemeye karar vermeden önce yürürken düşündüklerini şu cümlelerle özetlemek isteyip en cırlak, en ağlak, en iğrenç sesinle şarkıya eşlik etmek istedin en kuytu köşeyi bulmanla beraber.

Let me drain!
Let me die!
Let me break the things I love I need to cry!
Let me burn it all!
Let me take my fall!
Through the cleansing fire!
Now let me die.
Let m...

-Allah belanı versin. Ben cırlak cırlak şarkı söylerken sokak ortasında elinde tepsiyle geçecek başka kuytu köşe bulamadın değil mi piç?


Let me out
Let me fade into that pitch black velvet night.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı