23.8.11

Kahvaltıda yıldız sıçmak.

Termodinamiğin ikinci yasası: Maddeler dış etken olmadıkça daha olası durumlara evrilirler. 
Oysa ben 0. (yazıyla: sıfırıncı) yasası olabilen bir şeye hiç güvenemem. 

Bana ders çalışıyor süsü verip olay mahalinde terk etmişler beynimi. 
***
Hani o nokta var ya, aslında bulutların üzerinden kendine bir yer edinip yıldız yemeyi deneyebilecek kadar uçacağını zannettiğin, ama aslında bir yıldızın sindirim sistemiyle boşalıp dünyaya küt diye çakıldığın nokta. Hah, tam orada duruyor her şey. Dilek tuttuğun yıldızlar da sadece sana kayıyor. 
Beynindeki her bir nöronun taşıdığı bilgi o an için sana çok muazzammış gibi geliyor ve sadece onların muazzam olduklarını düşünebilmek için onlara fazladan yük taşıtıyorsun. Senin bu yaptığın ayak kaydırmaktan, arkadan iş çevirmekten, kıskançlıktan, çekememezlikten başka bir şey değil. Rezil herif. 

Tam bu noktada işler çığrından çıkıyor zaten. Beynin bir savaş meydanı hâline gelmişken, sen top tüfek aramıyor da; dur benim makinem, kağıdım, kalemim nerede, ilerde bu belgelerle zengin olurum çirkefliğini yaşıyorsun. 
Çünkü sen ne kadar inkar etsen de kader diye mal bir olayın var olduğunu fark etmen için birinin kral çıplak diye bağırması gerekiyor. 
-Hanım ayıptır, örtün. 

Düşünceler geliyor, gidiyor; bir yenisi ve hop gitti. Hareket edemiyorsun, çünkü sen onun kararını henüz verememiş olsan da, o bir yerlerde yazılı ve sen kararları çaldıktan sonra sadece düşüncelere kılıf uyduruyorsun. 

Çünkü maddeler en olası hâllerine evriliyorlar. 

Ya da onun gibi bir şey. 
***
Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama sıçmanın hayatla bir ilgisi olmalı. 

Bazen bok yemek de bir o kadar caiz zaten. 

Bu kadar büyük bir meziyete sahipken, bok yemenin marifet sayılmaması da en adaletsiz olay bence. 
- İyi bok yedin. 

Üstelik insan en büyük boklarını da en beklenmedik, en alakasız zamanlarda yiyor. Çünkü aradığın şeyi hiçbir zaman aradığın zaman bulamazsın. Koyduğun yere hiç boşuna bakma zaten. 

- Ben buraya bir bok koymuştum, gördün mü?
- Kıçının altına bak. 

***
Zaman kavramını insan bir kez yitirdi mi, artık ayakları ne kadar yere bassa da zamana ayak uyduramıyor sanki. Başka bir zamandan kendini izliyor olmak eğlenceliydi. 

Oradan bakınca hayat sanki bokun en olası hâlini sıçıyormuşsun gibi. 

Bütün gün uyuyor olman kalkmak için sıçacağın gerçeğini değiştirmiyor. 

***
Yine iyi sıçtık be. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı