24.2.12

İnsanlar, tepkisizlik ve din.


Birkaç gündür hayatımı meşgul eden en büyük konu ACTA meselesi.
İnsanlara anlatmaya çalıştım, dinleyecek fazla insan bulamadım; Tumblr’da anlatmaya çalıştım, okuyacak insan bulamadım; Polat'la beraber konuyla ilgili Türkçe bir kaynak olsun, blog hazırlayalım dedik, yardım edecek adam bulamadık, öyle kendi kendimize çırpındığımızla kaldık.
ACTA’dan bahsetmek istemiyorum şu an, konum daha genel.
—-
Ben insanları hiç anlayamıyorum.
İnsanlara anlatıyoruz, okutuyoruz, gösteriyoruz; fakat hiçbir şekilde inanmak istemiyorlar gördüklerine, okuduklarına, anlatılanlara. Her şey bariz ortada dururken, insanlar bambaşka bir gerçekliğe inanıyorlar. O gerçeklikte yaşıyorlar.
Kimsenin kendilerine dokunmadığını zannettikleri yüzeysel bir gerçeklikte.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” durumunu bile geçmiş durumda olay.“Rahatımı bozmasınlar, beni sikseler de olur” modunda herkes. Bunu itiraf etmeseler de olan bu. Üzgünüm, acı konuşuyorum, fakat muhtemelen sen de bunlardan birisin. Ben de böyleyim. Böyle olmamaya çalışıyorum.
—-
Konunun dinle ne alakası olduğunu sorabilirsiniz. Şöyle anlatayım:
Gözlemlediğim kadarıyla, ki yurtdışında olduğum süre boyunca bunu çok daha rahat gözlemledim olaylara dışarıdan bakma fırsatı bularak, insanlar aslında o kadar da tepkisiz değil.
Dinle ilgili her konuda tepki gösteriyorlar. Namus kavramını algılayış biçimlerince ona da tepki gösteriyorlar.
Bunun üzerine tepki hakkında düşündüm ben.
—-
İnsanlar ne zaman tepki gösterir?
Newton’ın 3. prensibi. Her etkiye eşdeğer bir tepki vardır.
Kısacası insanları etkileyen bir şey olması gerekiyor. İnsanların etkilendiklerini hissetmeleri gerekiyor. İnsan belli bir şeyi kendine tehdit olarak görmedikçe, birtakım özgürlüklerini tehdit altında hissetmedikçe tepki vermiyor. Aslında buraya kadar gayet normal.
Benim anlamadığım kısım, insanların neden ortada bariz bir etki varken, bariz bir tehdit varken kendilerini tehdit altında hissetmedikleri?
Neden medyaya, internete, basına, yayına bu kadar çok sansür gelirken, insanlar hâlâ bunu özgürlüklerine karşı bir tehdit olarak algılamıyor? Niye dilediğini dilediği gibi söyleme hakkı elinden alınırken, kimse buna karşı bir tepki ortaya koymuyor?
Buna gerçekten basmıyor benim kafam.
Haberleri yok, saman altından su yürütülüyor desek, bir sürü şey bariz ortada, açık açık gerçekleşiyor. Olmasa bile, bazen gözüne gözüne sokuluyor, yine de rahatsız olmuyor adam.
—-
Dine verilen tepkiyi düşündüm bunun üzerine. Ortada saldırgan bir tavır var dindar kesimden. Tepkinin nedenini anlamaya çalıştım. Ortada bir tehdit olmalı. Fakat ben ne Türkiye’de yaşadığım dönem boyunca, ne de dışarıdan gözlemlediğim kadarıyla dine karşı bir tehdit gördüm. Kimsenin çıkıp da,“dininizi yaşamayacaksınız, namazınızı kılmayacak, orucunuzu tutmayacaksınız” dediğini görmedim. Gördüklerim esasen bunun aksiydi hep. Başını kapatmaya, oruç tutmaya, namaz kılmaya teşvik edilen(!) insanlar gördüm hep. Kimsenin çıkıp da öyle aman aman din karşıtı propaganda yaptığını da görmedim.
Peki bu insanlar neden dinlerinin elden gittiğini, dinlerine karşı tehdit oluştuğunu düşünüyorlar da bu kadar çok tepki gösteriyorlar?
—-
Hâlâ bir cevabım yok bunlara.
Hâlâ anlamıyorum insanları.
Ve hâlâ düşünecek çok şeyim var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı

Buraya Kadar İnebilenlerin Kahvaltısı